Mitik çağlardan beri bir toplumun tarihsel, kültürel ve manevi değerlerinin temsilcisi olan kültler, kolektif kimlik oluşumunda önemli bir role sahiptir. Bu bağlamda kült, hem bireysel hafızayı hem de kolektif bilinci inşa eder. Başlangıçta dini ritüellerle ortaya çıkan kült, zamanla değişerek ve genişleyerek toplum hayatının pratikleri içerisinde varlığını sürdürmeye devam eder. Bu bağlamda tarih, edebiyat, musiki mimari gibi çeşitli alanlarda da kendini gösterir. Edebi eserde kült, geçmişin estetik bir dille yeniden yorumlanarak gelecek nesillere aktarılması görevini üstlenir. Osmanlı-Türk kültürünün temsilcisi olan Yahya Kemal Beyatlı şiirlerinde gelenekten kopmadan tarih, musiki, mimari, din ve İstanbul etrafında kültürel birikimi kültler aracılığıyla aktarır. Özellikle Paris’te yaşadığı dönemde millet olma bilincinin millî hafızadan geçtiğini öğrenen Beyatlı, İstanbul’a döndüğünde bunu çevresindekilere anlatmakla kalmamış yazmış olduğu şiirlerde kültler aracılığıyla estetik bir üslupla ifade etmiştir. Yahya Kemal, Süleymaniye’de Bayram Sabahı adlı şiirinde mitik söylemlerden yola çıkarak dini söyleme ulaşıp Türk-İslam geleneği içerisinde kolektif bilincin oluşmasını ve devamlılığını sağlamaya çalışır. Şiirde; mağara-mabed kültü, atalar kültü, kahramanlık kültü, toprak ana kültü, dağ kültü gibi kolektif değerlerle millet hayatını geçmişten geleceğe taşımaya çalışmıştır. Beyatlı, kültler vasıtasıyla ‘Süleymaniye Camii’nde ve bir ‘bayram sabahı’nda, kutsal bir mekân içerisinde ve kutsal bir zamanda bir yandan Tanrının gücünü hatırlatarak ruhsal arınmayı sağlamak bir yandan da bu gücün gölgesinde fertler arasında birlik ve beraberliğin sağlandığı ve giderek güçlendiği bir anı geçmişten geleceğe taşımak istemiştir.