Abstract


NECİP FAZIL’IN KİTAPLARINA GİRMEYEN “RÜZGÂRDA SESLER” ŞİİRİ ÜZERİNDE BİR DEĞERLENDİRME

Modern Türk şiirinde içe dönük, fizik ötesi duyuş ve düşünüşleri benliğinde derinleştirerek dile getiren Necip Fazıl Kısakürek, kendine özgü bir şiir kurar. Onun yer yer dramatik bir form kazanan şiiri, insan beninin açmazlarını, bunalımlarını, varlık alanıyla çatışmalar ağını ifade alanına taşır. Necip Fazıl, daha ilk şiirlerinden itibaren kendisiyle ve dış dünyayla uyum içerisine giremeyen insanın yaşadığı gerilimin şairi olarak belirir. İlk şiirlerinden itibaren ölçülü ve belli bir forma bağlı kalem ürünleri ortaya koyar. Bununla birlikte 1924’te Millî Mecmua’da yayımlanan fakat kitaplarına girmeden kalan “Rüzgârda Sesler” şiiri, onun estetiğinin bir tarafıyla dışında kalır. Gerek form ve ölçüsüz oluşu bakımından farklı bir yapıda beliren söz konusu şiir, şairin gençlik döneminin arayışlarının yahut kalemini farklı estetik alanlarda deneme arzusunun sonucu olarak varlık kazanmış görünür. Kimi özellikleriyle dönemin memleketçi yönelişiyle ve Nâzım Hikmet şiiriyle benzerlikler gösteren “Rüzgârda Sesler”, tematik düzlemde kendi şiir estetiğinden de derin izler taşır. Bu makalede Necip Fazıl’ın teatral ve öyküleyici nitelikleri de içinde barındıran “Rüzgârda Sesler” şiiri, Türk şiir geleneği ve şairin kendi şiir estetiği bağlamında karşılaştırmalı olarak inceleme konusu yapılacaktır.



Keywords
Necip Fazıl Kısakürek, ölçüsüz şiir, “Rüzgârda Sesler”.
Kaynakça